Çünkü bugün 1 Mayıs İşçi Bayramı. Binlerce insan yine Taksim Meydanı'nı doldurdu. Şarkılar söylediler, sloganlar attılar. Seslerini devlete, insanlara, dünyaya duyurmak için; Emeklerinin karşılığını almak, daha insana yakışır bir dünyada yaşamak için. Bir de tabii kazandıkları zaferi bir kez daha ilan etmek için. Nitekim 1977'den beri kapalı Meydan'da yapılan ikinci gösteriydi bu. İlki geçen sene düzenlenmişti.
O güne dek 1 Mayıs demek, göstericilerin Taksim'e girmeye çalışması, polisin de onlara biber gazı ve coplarla müdehale etmesi demekti. Özellikle 1 Mayıs 2008'de bu kavga iyice büyümüş, insanlar dışarı çıkmaya dahi korkar olmuştu.
Peki neden?
İstanbul Valisi, Taksim'de 1 Mayıs kutlamasının güvenlik nedeniyle mümkün olmadığını söylüyor, ısrar edilirse polisin müdehale edeceği uyarısını da yapıyordu. Ama sendikalar buna rağmen Taksim'e girmek istiyordu.
Sırf bugün için Türkiye'nin dört bir yanından İstanbul'a gelenler var. Törenden sonra otobüslere binip, geri dönüyorlar. Daha özgür, daha insana yakışır koşullarda yaşamak için bir kez daha toplanmak üzere alandan ayrılıyorlar. Ta ki gelecek 1 Mayıs'a kadar...
Not: Biliyorsunuz, Digiturk'un açtığı dava nedeniyle bir süredir blogspota erişim engellenmişti. Kişisel web sitesi veya blog hesabı alarak devam etmek daha iyi olurdu ama yapmadım. Bu da bir kez daha gösterdi ki en büyük düşmanımız kendimiziz. Bıkmadan, yılmadan devam edenler muhakkak başarılı olacaktır.
Hanibal'ın Alpler'i geçerken şiddetli soğuk ve kar karşısında, umutsuzluğa düşen komutanlarına karşı söylediği söz, bugün bile dünyaya yön veriyor: ''Ya bir yol bulacağız, ya bir yol açacağız''
Atatürk'ün savaş alanından kaçan erlerine hitabı da iyi bir örnek: ''Silahınız yoksa, süngünüz var''