13 Aralık 2011 Salı
YouTube Okullara Girmeye Hazırlanıyor
İnternet teknolojileri ve getirdiği olanaklar eğitimde gitgide daha fazla oranda kullanılıyor. Eğitimciler dersle ilgili içerikleri öğrencilerle paylaşmak için sosyal medya ve paylaşım sitelerinden yararlanıyor. Ancak bunların yanında müzik videoları ve dersle ilgisi olmayan içeriklerin de varlığı birçok eğitimciyi bunları kullanma konusunda düşündürüyor.
Dünyanın en büyük video paylaşım sitesi Youtube, 'Okullar İçin Youtube' ile bu sorunu çözmeyi hedefliyor. Google'ın sahibi olduğu site, her eğitimciye kendi kanalını oluşturarak seçilmiş içeriği öğrencilere sunma fırsatı veriyor. Bu sayede de eğitimcilere amaçlanan konu ve yaş düzeyine uygun içeriği hazırlama olanağı tanıyor.
Projenin avantajları bunlarla sınırlı değil. 'Youtube for Schools' ile her okul için ayrı bir kanal hazırlamak ve öğrencilerin erişebileceği tüm bilgisayarlara uygulamak mümkün olacak. Belki en büyük artısı da Youtube, şikayete konu olan içerikleri tek tek ayıklamaktan kurtulmuş olacak.
Proje Yöneticisi Brian Truong blogunda 'YouTube for Schools' ile ilgili şunları yazdı: ''Derslerinde Youtube eğitim videolarını kullanmak isteyen öğretmenler vardı. Ancak öğrencilerin dersle ilgisi olmayan videolara erişmesinden çekiniyorlardı. Okullara Youtube yasağı getirmekle de bu sorunu çözebilirlerdi. Ancak bu çözüm aynı zamanda yüzlerce ve binlerce eğitim içeriğini de engellemek anlamına geliyordu ''
Projenin bir diğer ayağı olan 'YouTube for Teachers' ise online eğitim konusunda tavsiyeler veren bir site görevini üstlenecek. Burada öğretmenler için dersler ve eğitim içerikleri yer alacak.
'Okullar İçin YouTube' tanıtım videosunda da tüm dünyadaki eğitimciler için Youtube'un avantajları sıralanıyor ve 'Global derslere katılın' çağrısı yapılıyor. Matematik, yabancı dil, ve üniversite derslerine zaman ve mekan kısıtlaması olmaksızın ulaşma olanakları örneklerle gösteriliyor. Youtube'da şimdiden 450.000'den fazla eğitim içerikli video bulunuyor.
12 Aralık 2011 Pazartesi
Gelecek Viralde Mi?
Artık reklama doyduk, bu bir gerçek. Televizyonda reklamlar başladığında elimiz direkt kumandaya uzanıyor veya internette tam aradığımız şeyi bulduğumuzda karşımıza çıkan ve belli bir süre dolmadan kapanmayan bannerlerden kurtulmanın yollarını arıyoruz.
Televizyonda, internette, sinemada, metroda... Her an her yerde reklamla karşılaşıyoruz. Hatta öyle bir duruma geldi ki neredeyse reklamın bile reklamı yapılıyor. Peki görmek istemiyoruz diye reklam bitecek mi? Tüketicinin reklama karşı duyarsızlaşan algısı nasıl yeniden harekete geçecek?
Günümüzde pazarlama uzmanları ve reklamcılar bu soruların yanıtını viralde buluyorlar. Reklamı izlenir veya en azından katlanılabilir kılmak için onu daha eğlenceli ve dikkat çekici hale getirip sosyal paylaşım sitelerinde paylaştırıp yorum almasını sağlamanın yollarını arıyorlar.
Adından anlaşılacağı gibi virüs gibi kısa sürede çok sayıda kişiye yayılmayı amaçlayan bu reklamlar az maliyetle çok iş yapmaya çalışıyor. Bu yanıyla da gün geçtikçe hem ajansların hem de markaların mutlaka iş yapmayı amaçladığı bir saha haline geliyor.

Dodi'leten Kampanya
-Dodidodidodidodi!
-Dodisi gelene Dido
Bu repliği televizyon reklamlarından anımsarsınız. Ama Beşiktaş-Kadıköy vapurunu kullanan şanslı birkaç insan birebir deneyimleme olanağı buldu.. Nasıl mı?
Geçtiğimiz yıl Dido farklı bir viral reklama imza attı. Vapurla Beşiktaş'tan Kadıköy'e geçen yolculardan biri ayağa kalkıp, ''Dodidodidodidodi'' diye bağırmaya başlıyor.
Diğeri de gelip bir dido veriyor, susturuyor. Sonra biri daha, biri daha..
Sıradan bir vapur yolculuğu, bir anda insanların dodilediği ve karşılığında çikolata kazandığı eğlenceli bir gösteriye dönüşüyor. İnsanları eğlendirerek veya şaşırtarak kısa sürede çok kişiye ulaşmasıyla bu kampanya en iyi viraller arasında gösteriliyor. Bekelenmedik şekilde çok sayıda vapur yolcusu aynı anda dodilemeye başlıyor ve çikolatasını alıyor. Çekilen video da sosyal medyada yayılıyor.
Sonunda da birkaç çikolata karşılığında yani çok düşük bir maliyetle binlerce insanın hakkında konuştuğu, sosyal medyada yorum yapıp paylaştığı bir kampanya ortaya çıkıyor. Bu yanıyla kampanyayı her şeyiyle tam bir viral örneği olarak yorumlamak mümkün.
Arçelik'in Konuşan Poğaçası
Ülkemizde viral reklamın en iyilerinden birini de konuşan poğaça ile Arçelik'in gerçekleştirdiğini söyleyebiliriz. Bu poğaça belki sinir bozucu ama kesinlikle gülümsetmeyi başarıyor. Üzerine dokunduğunuzda konuşuyor, isme özel şiir okuyor. Sonunda da viralin esas amacı olan paylaşma ve yayma süreci gerçekleşiyor ve arkadaşınızın ismine özel okuduğu şiiri e-posta ile gönderiyor.
Bu örnek özellikle tek bir ürün için başlıbaşına viral pazarlama kampanyası hazırlanması ve buna bağlı bir mikrosite oluşturulması anlamında da önem taşıyor.
Koç Var Kuzu Var

Viral reklamla markalar tüketicisine benim üstün teknolojiye sahip ürünlerim, 3 yıl garantim veya yaygın servis desteğim var demiyor. Sadece bir sempati yaratıp paylaşmaya yönlendiriyor. Sonunda da klasik yöntemlerle ancak yüksek meblağlar harcayarak yaratılan etkiyi daha ucuza ve çok daha kısa bir sürede gerçekleştiriyorlar.
Önümüzdeki süreçte videonun ve sosyal medyanın giderek yaygınlaşacağını varsayarsak, viral reklamın büyük bir ivme kazanacağını öngörmek mümkün.
Şimdiden gençler arasında markalar için viral reklam filmleri çekmek ve bunu sosyal ağlarda paylaşmak giderek yaygınlaşıyor. Gelecekte ise bu akım yeni bir boyut kazanacak ve hem tüketiciler hem de markalar için vazgeçilmez bir iletişim aracı haline gelecek gibi gözüküyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Hakkımda
- muratekinay
- istanbul, Türkiye
- İnsan fırsatların gelmesini bekler, fırsatlar da insanın gelmesini; İnsanlar bekler, fırsatlar bekler; kazanan hep mazeret olur