''Değişmeyen tek şey, değişimin kendisidir''
''Aynı nehirde iki kez yıkanamazsınız. Çünkü artık ne nehir aynı nehirdir ne de siz aynı sizsinizdir''
Yunan düşünür Herakleitos böyle diyordu. O'na göre hayatta her şey, her an değişirdi.
Yerini Tutar Mı
Bundan daha bir iki sene önce sınıfta tartışırdık. Online gazeteler basılı gazetenin yerini alır mı, almaz mı diye. Bazı arkadaşlar artık daha çok internet gazetesi okuduğunu ve bunların giderek yayılacağını savunuyordu. Kimileri ise internet gazetelerine şiddetle karşı çıkıyorlardı.Onlara göre bu bir nevi şeytan icadıydı. Anında yazılıp yayınlanıyor, haber yanlış mı, doğru mu pek önemsenmiyordu bile. Ne de olsa her an güncellenebiliyordu. Araştırılmadan yapılan, özensiz bir gazetecilik türüydü.
Hem gazeteyi eline almak, kokusunu duymak başka bir şeydi. Vapur yolculuğunda, içilen çay eşliğinde okunan bir gazetenin yerini ne tutabilirdi ki?
Kazanan Belli
Bense her iki gruba da hak veriyor ama internet gazetelerinin yorum yapabilme, her an, her yerden ulaşabilme olanaklarıyla öne geçeceğini tahmin ediyordum. Nitekim nüfus sürekli arttığı halde gazete satışlarının yerinde sayması da açıkça belli ediyordu bunu.
Günümüzde tartışma basılı gazete-online gazeteden çoktan çıktı. Dizüstü bilgisayar, cep telefonu, iPad gibi cihazların hangisiyle daha rahat okunduğu üzerine yapılıyor. Dünyanın önde gelen gazetelerinden New York Times (NYT) basılı yayınları bırakıp, yalnız online çıkıyor. Baştaki tartışmayı kimin kazandığını söylemeye gerek var mı?
İnternet gazeteleri laptop, cep bilgisayarı gibi taşınabilir cihazların yaygınlaşmasıyla da gelişti elbette. Ama bana göre bunların bu denli ivme kazanmasının esas sebebi facebook, twitter gibi sosyal ağlar. Beğendiğiniz veya eleştirdiğiniz bir şeyi buralarda anında paylaşıp, yorumlar üzerinden arkadaşlarınızla tartışabiliyorsunuz. Bu, zamandan tararruf edip, mekan engelini ortadan kaldırıyor.
Zaten internetin ucuz ve kolay erişilebilir bir mecra olması, sadece medyayı değil, her alanı dönüştürdü. Ticaret engellerini azaltıp, yeni iş kolları yarattı. Örneğin sadece belli başlı alan adlarını (domain) alıp, bunları şirketlere pazarlayarak geçinen insanlar var. Mesela siz uyanıklık edip, keyanahtar.com'u aldıysanız, bu isimle kurulan bir şirket sizinle temsa geçip, satın almak durumunda kalacaktır. Bu yolla 15 dolara aldığı siteyi binlerce dolara satanlar var. Yapılan hiçbir gider, 15 dolardan başka hiçbir sermaye yok.
İstesen De Yok Artık
Almayalı ne kadar oldu, anımsamıyorum bile ama uzun bir süreden sonra ilk defa, bugün gazete almak istedim. Evden çıkıp, köşedeki gazete bayiine yürüdüm ki, o artık orada değildi. Kapanmaktan öte, tümden ortadan kaldırılmıştı, yerinde yeller esiyordu.
Kim bilir ne zamandır orada değildi de ben fark etmemiştim. Daha birkaç ay öncesine dek, Dia, Şok gibi marketlerde de gazate satılırdı. Bayide bulmazsam, oralardan alırdım. Ama birkaç ay öncesine kadar. Neden artık satmıyorlar diye düşünürken, aklıma geldi. Akşam saatlerinde bile buralarda gazete bulunabiliyordu. Yani pek satılmıyordu gazeteler. Zaten kapitalist düzen içinde, çok para getiren bir işi kim bırakırdı ki? Demekki artık öyle değildi.
Bugünkü Habertürk'te bir haber vardı. Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)'nin başkenti! Dubai ile ilgili. Yani haberde ülkenin başkenti Abu Dhabi yerine Dubai yazılmıştı. ABD'nin başkenti New York veya Türkiye'nin başkenti İstanbul demek gibi komik bir durum bu. Şüphesiz bu hatayla ilgili gazeteye pekçok eleştiri gelmiştir. Eğer internet baskısında olsaydı, bu hata hemen düzeltilebilirdi. Ama basılı gazetede o kadar kağıt, matba, dağıtım masrafı varken, toplatılamaz. Artık iş işten geçmiştir.
Gelecekte nasıl bir teknoloji kullanılacak, internet aboneliği gibi çözümler mi getirilecek, bilmiyorum. Ama bir şeyden eminim ki değişecek. Bunu öngörmek için fütürist olmaya gerek yok. Yüzyıllar öncesinden bir düşünürü Herakleitos'u dinlemek yeter:
''Her şey, her an değişir. Bunun için aynı nehirde iki kez yıkanamazsınız''
Bilindik ve artık iletişim fakültelerinde klişe olmaya doğru giden bir tartışma konusu.Yazı başarılı fakat bazı bölümleri yeterince açılmamış,sonu daha iyi bağlansa lezzeti artacak diye düşnüyorum yazının.Emeğine,kalemine sağlık pardon artık klavye oldu.
YanıtlaSilevet ben fakülteye başladığımdan beri tartışılıyor. fazlasıyla bilindik ama halen tartışılıyor. yazının sonu konusunda da hak veriyorum, bazen sıkıldığım için bitiriyorum
YanıtlaSil