1 Şubat 2011 Salı

Zuckerberg Caddesi

Bundan iki yıl önce, yanılmıyorsam güz döneminde, 'internet ve www' diye bir ders almıştım. Basbayağı internet nedir, nasıl çalışır, avantajları ve dezavantajları neler gibi konuları anlatıyordu hoca. Tabii iletişim fakültesi olduğundan, işe daha çok medya tarafından bakıyorduk. O günlerde derste hep, internet gazeteleri basılı gazetenin yerini alır mı, almaz mı diye tartışırdık.

Bugün gelinen noktaya baktığımızdaysa, ortada bir tartışma kalmamış gibi görünüyor;Yıllarca çalışıp bir işletme veya fabrika kuran geleneksel girişim, yerini bir gecede kurulan web temelli işlere bırakıyor. Markafoni, Şehir Fırsatı, Trendyol gibi siteler gündemi belirliyor.  Bundan birkaç yıl önce kurulan Türkiye'nin en büyük online yemek sipariş sitesi Yemek Sepeti'nin hikayesi de anlatmaya çalıştığım şeyin birebir örneği gibi. İstanbul'da belli restoranlarla işe başlayan Yemek Sepeti, şuan Türkiye genelinde 24 şehre ve KKTC'ye yayılmış durumda.  Yemek Sepeti'nin kurucusu Nevzat Aydın da pekçok panele konuşmacı olarak çağrılıyor, hatta İstanbul Business School gibi güçlü bir kurumda, büyük holding yöneticileriyle birlikte, pazarlama eğitimleri veriyor.


Öğrenci Evi Cadde'ye Taşınıyor

Fikir Toplama Kampı'nın benim de içinde bulunduğum reklam ve pazarlama takımından da bir online pazarlama projesi çıkmıştı. Yaptığımız toplantılar ve beyin fırtınaları sonucunda da proje, iyice şekillendi. Önceleri herkese yönelik bir site tasarlarken, hedef kitlemizi daralttık ve üniversite öğrencilerine yönelik bir şey yapmaya karar verdik. Adı da ''Cadde Genç'' olacaktı. Üniversitelilere özel bir fırsat sitesi. Facebook'ta durmadan paylaştığım öğrenci videoları, yorum yap İngilizce eğitim kazan veya tost makinesi kazan gibi Öğrenci Evi(Burda Her Şey Mümkün) sayfasının gönderileri de bu sitenin bir ön çalışması. Daha doğrusu kitle toplama çalışması. Nitekim başarılı da olduk. Bugün grubun 12.000'den fazla üyesi var ve bu sayı katlanarak artıyor. Bu sayede firmalarla yaptığımız görüşmelerden de daha hızlı ve olumlu yanıt alabiliyoruz.

Artık herkes, kişiler, firmalar sosyal medyada yer almaya çalışıyor. Bu büyük pastadan ince veya kalın bir dilim koparmak için ellerinden geleni yapıyorlar. Öyle ki, bu durum çoktan yeni bir iş kolu yarattı bile: Sosyal Medya Ajansları. Örneğin Ülker, Facebook hayran sayfasını (fun page) bir sosyal medya şirketine teslim etti. Yani, sırf Facenbook sayfası yönetimi için para ödüyor. Üstelik bu para hiç de az değil. 20.000 TL gibi bir rakamdan söz ediliyor. Bunu gören girişimcilerin ve özellikle gençlerin de iştahı kabarıyor. Biz de bir sosyal medya ajansı kuralım diye çalışıyorlar. Yani şehre göçüp, inşaatlarda çalışarak en tepeye çıkma devri kapanmış gibi gözüküyor.

Gençliğin Fırsat Caddesi

Cadde Genç çalışmalarında, işe Facebook'tan başlamaksa firmalarla görüşmelerimizde büyük katkı sağladı. Nitekim herkes sosyal medyada yer almak istiyor ama buna ayıracak zamanları veya ekonomik kaynakları yok. İşte, tam da bu noktada onlara diyoruz ki, siz üyelerimize ücretsiz ürün veya hizmet sunun biz de sosyal medyada reklamınızı yapalım. Bu, yeni ve niş (boş) bir alan. En azından şuan için. 

Üstelik bütün bunlar birbirini tamamlayan ve biri olmazsa öbürü de olmaz şeyler esasında. Eğer Zuckerberg Facebook'u geliştirmeseydi, biz böyle bir girişime kalkışsak dahi muhtemelen nasıl geniş kitlelere duyuracağız ve yayacağız diye kara kara düşünüyor olurduk. Ama şuan yapılacak şey belli: Facebook'ta bir sayfa aç, kitle oluştur, sonra da buradaki izleyicilerini siteye yönlendir. 

Zuckerberg bunu tasarlamış mıydı bilinmez ama eğer girişim başarılı olursa (ki biz buna kesin gözüyle bakıyoruz) bunda Facebook'un ve diğer sosyal mecraların payı göz ardı edilemeyecek kadar yüksek olacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hakkımda

istanbul, Türkiye
İnsan fırsatların gelmesini bekler, fırsatlar da insanın gelmesini; İnsanlar bekler, fırsatlar bekler; kazanan hep mazeret olur

İzleyiciler

Blog Arşivi