5 Kasım 2010 Cuma

F Klavye

Belki de o harf orada değil..

Q'nun yerinde F var. A'nın yerinde U var. Tüm harflerin yeri değişmiş. Oyun oynarken kullandığım kısayollar, yazı yazarken kullandığım harfler, hepsinin yeri değişik. Sadece rakamlar olduğu yerde duruyor. Yazmaya çalışıyorum ama iki saat o harf nerdeydi, bu harf neresiydi bulmakla geçiyor. Zaten yazı yazmak sancılı bir süreçtir. Bir fikir aklınıza gelir, tam yazarken, oldu mu bu şimdi deyip siler, yeniden yazarsınız. En azından ben öyle yaparım. Yazdığımı beğenmez, bazen bir cümleyi bazen de paragrafı gözümü kırpmadan atar, yenisini yazarım. Ama geçenlerde, dergide başıma bir bela geldi ki, değil cümle harfleri bile silmeye korkar oldum. Onun adı F klavyeydi. Editör bir konuyu araştırıp, yazmamı istedi. Tabii dedim, oturdum bilgisayarın başına. Ama o da ne! Hiçbir harf olması gerektiği yerde değil. Daha önce ajansta da gördüğümden tanıdım tabii. Fredi'nin Kabusu geri dönmüştü. Bir F klavye idi bu.

Baktım etrafta boş bilgisayar da yok. Bu da bir klavye sonuçta, hallederiz deyip başladım yazmaya. İki cümleyi yazmak dakiklarımı aldı. Baktım olacak gibi değil, gittim editöre ''Ben bu F klavyeyle yazamıyorum. Denedim ama çok zaman alıyor'' dedim.

''Şuan başka yok. Zaten hemen bitirmen gerekmiyor. Yarım saat zorlanır, sonra öğrenirsin'' dedi.

Hayır ille de Q isterim diye ortalığı yıkmak anlamsız olduğuna göre peki dedim, yerime geçtim yine.

Ama yok, bu başka bir dil öğrenmekten öte, başka bir dilde soru çözmek gibi. Yine de klavyede harfleri bula bula bitirdim yazıları. Tabii normalin iki katı zaman ve emek harcayarak. Esasında bir ara bunu bir oyun gibi bile görmeye çalıştım. Hadi bakalım bu harfi çabucak bulabilecek miyim diye. Ama sonra eğlence falan kalmadı. İstediğim harfi elimi attığım yerde bulmak istiyordum. Öğrenmek falan da istemiyordum, bildiğim bana yeterdi.

Böyle düşündüğümü fark edince de dedim ki kendi kendime: İşte, yaratıcılığın önündeki engel de bu zaten. Hepimiz kafamızda bir Q klavye ile yaşıyoruz. Bir harf yazmak istediğimizde elimizi aynı yere atıyoruz. Peki ya o harf aslında orada değilse?

Elimizdeki bir F klavye de biz Q sistemi ile yazmaya çalışıyorsak ne olacak?

Peki çözüm olarak ne yaptım? İşe giderken yanımda bir dizüstü bilgisayar götürdüm. Tabii Q klavyeli. Yeni bir dil, düşünce biçimi öğrenmeye çalışmak yerine kendi bildiğimi okumayı seçtim. Ama bir gün karşıma yeniden bir F klavye çıkacak, buna eminim.

Bense Q klavyeye uyarlı aklımla düşünüp, yanıt vereceğim. Sonunda da yanlış bir sistemle düşünülüp yanıtlandığı için anlamsız kelimelerden oluşan saçma sapan bir şey çıkacak ortaya. Ne kadar denesem de doğru yanıt olmayacak. Çünkü yazdığım klavye yanlış olacak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hakkımda

istanbul, Türkiye
İnsan fırsatların gelmesini bekler, fırsatlar da insanın gelmesini; İnsanlar bekler, fırsatlar bekler; kazanan hep mazeret olur

İzleyiciler

Blog Arşivi