6 Kasım 2010 Cumartesi

Şans mı? Yok Öyle Bir Şey

Havaalanında bavul taşıdı, sabahları pide dağıttı hatta tren garında çiçek sattı. Şimdiyse yönettiği sigorta şirketinde 3000 kişiyi çalıştırıyor. O'nun adı Can Kakmacı.

Bahçeşehir Üniversitesi'nin cep sinemasını andıran küçük bir anfisi. Fikir Toplama Kampı'nın proje sunumları daha yeni bitmiş, yerimde oturmaktan uykum gelmişti. Sırada ne vardı bilmiyordum. Zaten ne olursa olsundu, bekleyip görecektik. Derken içeri ellili yaşlarında, kır saçlı bir adam girdi. Üniversitenin bir yöneticisi sandım onu. Nitekim bugün, tam da o saatlerde CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu üniversiteyi ziyaret edecekti. Kesin şimdi ''Çok önemli konuklarımız var. Aman çocuklar gürültü yapmayın'' diye uyaracak dedim kendi kendime.

Ama öyle yapmadı. ''Merhaba'' deyip, kendini anlatmaya başladı: ''Ailem ben 16 yaşındayken Almanya'ya göç etti. Orada bir seyahat acentesi açtılar. Ama o yıllarda turizm şimdiki gibi değil. Kimse Türkiye'ye gelmiyordu. Bundan 30 sene öncesinden bahsediyorum. Babam da baktı olacak gibi değil, her şeyi bırakıp Türkiye'ye döndüler. Ben dönemedim. Orada teknik liseye başlamışım, zaten iki sene kaybetmişim, bir de Türkiye'ye dönersem her şey boşa gidecek''

Para Bir İnsanın Değeridir
Devletin yardımı ise, ancak ailesinden kalan evin kirasını ödemeye yetiyormuş. ''Ne doğru dürüst Almancam vardı, ne de bildiğim bir iş'' diyor. Ekmek dağıtmış, bavul taşımış, Frankfurt Garı'nda bir çiçekçi dükkanında çiçek satmış: ''Bir gün dükkana bir adam geldi ve kartvizitini verdi. Delikanlı, elimde tam size göre bir fırsat var, dedi'' diye anlatıyor hayatını değiştiren günü.

Kendine sormuş: ''Kaybedecek neyin var? Hiçbir şey. Kazanacak neyin var? Her şey'' Üç ayın sonunda 64 kişilik bir ekibe ulaşmış. Şimdi ise 3000 kişilik kadroyla çalışıyor.

''Para bir insanın değeridir'' diyor. ''Şuan bir yere çalışan olarak girerseniz kazanacağınız para nedir? 1500 lira civarı''  Karamsarlıkla ''O bile zor'' diye karşılık verdik hemen.

''Ama girişimci olursanız değil. Ben hayatımda hiç maaşlı çalışmadım. Bir ofise kapanıp çalışmak, sabah girip, akşam belli bir saatte çıkmak, saat doldurmak bana göre değil''diye anlatıyor çalışma yapısını: ''Saat 11'den önce ofise gitmem. Çalışan olursanız bunu yapamazsınız. Ama girişimci olursanız, çok daha fazlasını yapabilirsiniz''

Bunu patron-işçi farkıyla açıklıyor: ''Aynı işi yapan patron 10.000 alırken, işçi 1.000 alır''

O'na göre primle çalışmak insanı daha çok çalışmaya motive ediyor. Maaşla çalışmaksa tembelliğe, işi savsaklamaya yöneltiyor: ''Ay sonunda belli bir maaş alacaksanız niye daha fazla çalışasınız ki?'' Bunun için memur zihniyetli birinden girişimcilik konusunda fikir almamayı öğütlüyor: ''Bu, altın almak için kasaba gitmeye benzer''

Can Kakmacı ''İmkansızlığın imkanı, imkansızlığı imkansız kılar'' diye düşünüyor. Beni en şaşırtan yanı ise kesinlikle şansa inanmaması: ''Şans diye bir şey yok. Tabii şanssızlık da yok. Bunlar ancak başarısızların bahanesidir'' diye açıklıyor bunu: ''Hangi adımı atınca başarılı olma ihtimaliniz daha fazla. Sürekli bunu gözetirseniz başarısız olmanız imkansız''

Peynirimizi İsteriz

Verdiği bir örnekse bugüne dek dinlediğim en iyi kriz tasviriydi:

''Bir deneyde, fare, üç deliğin önüne getirilir. Bunlardan üçüncünün içine peynir konur. Fare ilkine girer, bir şey bulmaz, çıkar. İkincisine girer, yine bir şey yok. Üçüncüde peyniri bulur ve yer. Bir sonraki gün yine aynısı yaşanır. Üçüncü gün ise fare direkt üçüncü deliğe girer, peyniri yer ve çıkar.

İsanlar ise hergün aynı yerden peyniri almaya alışmıştır. Eğer birinci delikte yoksa, bunun adına ''kriz'' der, hemen toplantılar düzenleyip, ''olağanüstü'' kararlar alırlar. Ama dünyada her şey değişiyor. Bunun için krizler de bitmeyecektir. Aslında bunun adı kriz değil, değişim. İnsanlar buna ayak uyduramadıkları için, her şey hep aynı kalsın istedikleri için ''kriz'' diye adlandırır. Peynirimizi geri isteriz, derler''

Her ne kadar bir işe yaramasa da.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Hakkımda

istanbul, Türkiye
İnsan fırsatların gelmesini bekler, fırsatlar da insanın gelmesini; İnsanlar bekler, fırsatlar bekler; kazanan hep mazeret olur

İzleyiciler

Blog Arşivi